3D Baskı Alanındaki İnovasyonlar Hava Yolculuğunun Geleceğini Şekillendiriyor
Müşteri Profili
Çoğu iş liderini en çok korkutan şey belirsizliktir. Ancak Concorde’dan bu yana ilk süpersonik yolcu jetini inşa etmeyi amaçlayan yeni bir şirket kurduğunuzda, onu kucaklamanız, çevik olmanız ve büyük düşünmeniz gerekir. Boom, süpersonik hava yolculuğunu ana akım hale getirmek için önemli fikirlere sahip büyüyen bir şirket. Daha önceki ticari süpersonik uçuş girişimleri ekonomik veya çevresel olarak sürdürülebilirliği sağlayamadı ancak teknolojideki gelişmeler ve küresel seyahatin artan yaygınlığı, şirketin amiral gemisi olan Overture için bir pazar fırsatı yaratıyor. Overture, dünyanın en hızlı uçağı olacak ve uzun mesafeli uçuş süresini neredeyse yarıya indirerek daha fazla insanın daha çok lokasyona daha sık seyahat etmesini mümkün kılacak. Bu planı hayata geçirmek için Boom jetin gelişiminin neredeyse her alanında 3D baskı benimsendi.
Boom Supersonic XB-1 Üretim Direktörü Mike Jagemann konu hakkında “3D baskı ile parçaları çok hızlı bir şekilde elde edebildik ve bu parçaların işe yarayıp yaramayacaklarını ya da ihtiyaç duydukları değişiklikleri belirledik.” dedi.
Yolcular son kez süpersonik uçtuğunda bu, hükümet tarafından yürütülen ve Soğuk Savaş dönemine ait bir prestij projesiydi. Büyük, köklü havacılık şirketlerinden oluşan bir konsorsiyumun bir araya gelerek on yıldan fazla zaman ve muazzam miktarda geliştirme kaynağı harcaması ve bunu gerçekleştirebilmek için risk alması gerekiyordu. Bu sefer, özel bir şirket olarak Boom, nihai ürün olan Overture’ün hem müşteriler hem de şirketin kendisi için karlı olmasını sağlamak adına bir işletme bağlamında çalışıyor. Neyse ki, uçak teknolojisi 50 yılda çok gelişti. Bugünün aerodinamik tasarım yeteneği, malzeme özellikleri ve motor performansı, son süpersonik uçağı temel alan sorunların çoğunun üstesinden geldi. 3D baskının üretim avantajları ile birleştiğinde Boom, amacına ulaşmak için iyi bir konumda. Şimdilerde Boom, gelecek yıl üçüncü ölçekli gösteri uçağı olan XB-1’in ilk uçuşu ile nihai hedefine doğru ilk büyük adımını atmaya hazır.
Etki
Boom ekibi başından beri 3D baskının, XB-1’in geliştirilmesinde ve nihayetinde Overture’ün üretiminde çok önemli bir rol oynayacağını biliyordu. XB-1 Üretim Direktörü Mike Jagemann, 3D baskı konusunda deneyimliydi ve prototip oluşturmaya yardımcı olması adına işe hemen iki adet 3D yazıcı dahil etti: Stratasys F370 ™ ve Stratasys Fortus 450mc ™. Boom daha sonra, prototip oluşturmanın ötesine geçerek takım ve üretim parçalarının eklemeli imalatını da içerecek şekilde bir yol izledi ve üretim sürecine Stratasys F900 ™ 3D yazıcı da eklendi. Şirket o zamandan beri yüzlerce parça ve prototipi 3D yazdırdı.
3D baskının en büyük avantajlarından biri zamandan tasarruf sağlamaktır ve şirket, bu teknoloji sayesinde yüzlerce saat tasarruf ettiğini belirtiyor. Boom, uygun oturma ve hizalamayı kontrol etmek için 3D yazdırılmış parçalar kullanarak değerli mühendislik süresinden tasarruf sağladı.
Jagemann, “Mühendisler, CAD’de alan kısıtlamalarını kontrol etmek için sekiz saat harcamak yerine, başka işler üzerinde çalışmaya devam edebilir ve parça basıldığında uyumunu kontrol edebilirler. ” diyerek 3D baskının zaman tasarrufu üzerine önemini vurguladı.
Bu parçaların geleneksel yöntemlerle üretilmesi hem daha pahalı hem de daha yavaş olacaktı. O nedenle XB-1 üzerindeki uçacak hidrolik hat kelepçeleri gibi parçaları 3D basabilmek de bir başka kritik zaman tasarrufu sağladı. Bunun avantajı, mühendislik iş akışını optimize etme yeteneğidir. Böylelikle bu bileşenleri tasarım sürecinin en sonuna bırakabilirsiniz çünkü bunlar şirket içinde hızla basılabilir. Jagemann, “Bu, 3D baskı için uygun olan belirli bileşenlerin tedarik zincirini kısaltır” diye ekledi.
3D’nin hem maliyet hem de zaman açısından sağladığı en büyük tasarruf, XB-1’in gövdesini kaplayan birçok bağlantı elemanı deliğini doğru bir şekilde bulmak için özel matkap blokları yapma becerisi oldu. Başlangıçta Boom, her seferinde bir delik konumlandırmak için metrolojiye dayanan bir kalıp geliştirdi. Ancak montaj süreci ilerledikçe, bu yaklaşımın çok zaman aldığı anlaşıldı. Bunun yerine ekip, her biri birden fazla delik içeren daha fazla matkap bloğu döndürdü ve 3D yazdırdı. Bu da birer birer yerine yirmi veya daha fazla deliği doğru bir şekilde konumlandırmak için metrolojiyi kullanmalarına izin verdi.
Jagemann, büyük hacimli deliklere sahip bir matkap bloğunun yerini tespit edebilmenin imalat sürecinde büyük bir zaman tasarrufu sağladığını belirtiyor. Jagemann, 3D baskının Boom mühendislerini daha verimli hale getireceğini ve bunun da ekibin daha hızlı hareket etmesine yardımcı olacağını beklemiyordu. Jagemann, “3D baskı parçaları, mühendisin CAD’de gördükleriyle parçanın gerçekte nasıl olduğu arasındaki fiziksel bağlantıyı kurmasına yardımcı oluyor. Bu döngüyü kapatmak için bir 3D yazıcınız yoksa, bunun yerine işlenmiş bileşenler kullanmanız gerekir ve bu daha pahalı bir yöntem.” sözleriyle konu hakkındaki düşüncelerini dile getirdi.
Her şirket; rekabet, ekonomik istikrarsızlık ve kontrolü dışında gelişen diğer faktörlerden kaynaklanan belirsizliklerle karşı karşıyadır. Boom da bunlardan farklı değil. Ancak Boom, neyi kontrol edebileceğine odaklanıyor ve riski azaltmak için 3D baskı gibi önemli teknolojilere güveniyor. 3D baskı; inovasyon, maliyet kısıtlaması ve yürütme hızı yoluyla Boom’un üretim, tedarik zinciri ve iş akışı engellerini ortadan kaldırmasını sağladı. Şimdiye kadarki gelişmelere dayanarak, teknolojinin Boom’un ses bariyerini aşma konusunda da önemli bir rol oynamaya devam edeceği anlaşılıyor.
Stratasys F900 3D Yazıcı hakkında
detaylı bilgi için lütfen formu doldurun.